13 Aralık 2010 Pazartesi

www.hunerhez.com

http://www.hunerhez.com/ adresinde fikir ve ürettiklerimizi paylaşmaya davet ediyorum siz değerli dostları.saygı ve sevgilerimle.mamoste memed

10 Kasım 2010 Çarşamba

Neresi Mutlu "Türküm" Diyenin

Neresi Mutlu Türküm Diyenin




Statü ikiye ayrılır birincisi VERİLMİŞ STATÜ ikincisi ise KAZANILMIŞ STATÜ.Verilmiş statü doğuştan getirilerin yaratıcı tarafından bahşedilen statüdür,kazanılmış statü ise bireyin emek harcayarak alın teri dökerek elde ettiği statüdür.Bir insan alın teriyle kazandığı bir şey bir statü için ne kadar mutlu olsa yeridir,fakat elinde olmayan yani başkası tarafından verilmiş bir statü için mutlu olmak övünmek bana göre ecazettir.

Çocuk pornosunda Türkler dünyada ilk sıralarda

Buyrun:NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.

Güneydoğuda yüzlerce Kürt vatandaş öldürülüp kör kuyulara atıldı

Buyrun: NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

Hrank DİNK gerçekleri konuşuyor diye sokak ortasında öldürüldü

Buyrun:NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

Devletin resmi polisi ocakbaşına baskına gidip 11 kişiyi alıyor yolda onunu bırakıp geriye kalan bir kadına ormanlık alanda tecavüz ediyor

Buyrun:NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

Bir insanın ana dilini yasaklıyor

Buyrun:NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE



Bir insanın Türklüğünden mutlu olması için yapmaması gereken birkaç şey…

Bir insan, insanın hak etmediği,başkası tarafından verilmiş,tek damla alın teri dökmediği bir şey için gurur duyuyorsa acizdir.Bir insan kendi ırkından başka bir ırkın varlığını kabul etmiyorsa acizdir.Bir insan bir insanın diline tahammül edemiyorsa acizdir…Bir insan,bir insanın mahkemede kendi dilinde savunma yapmasına izin vermiyorsa acizdir.
Mamoste Memed

27 Ekim 2010 Çarşamba

Kulak Altı-Kulak Üstü...

Baş örtüsünün kulağının altından mı yoksa üstünden mi bağlanacağı ya da kaç saç telinin görüneceği hususu hararetle tartışılırken Kahramanmaraş'ta lise öğrencisi bir genç ses dalgalarını elektrik enerjisine çeviren bir cihaz icat etti,kulağı model alarak icat ettiği cihaz acaba kaç siyasetçinin umrunda ? kaç siyasetçi bu haberi okudu ? Kaç yönetivi çocuğu tebrik etti ? Kaçı desteklerim dedi ?....Demek istediğim insanların kafasının içiyle ilgilenen kaç siyasetçi var Türkiye'de ? Kaç yönetici var ? Bu tür çocuklara başarılarından ötürü kalem-defter hediye edilmekte ve bir kenara itilmektedirler.Aradan uzun yıllar geçer ve gazeteler manşet atar TÜRK BİLİM ADAMINDAN MUHTEŞEM İCAT...bilim adamı dediği aynı çocuktur ve yıllar önce Türkiye'de defter-kalem verilerek kenara itilmiştir ama ABD den bir kaç kişi gelip çocuğu maddi-manevi destekleyip onu bu konuma getirmiştir sonra gazeteler TÜRK BİLİM ADAMINDAN MUHTEŞEM İCAT diye başlık atmıştır...yıllardır bu kısır döngü devam etmiştir ve ne zamana kadar devam edeceği bilinmemektedir.Bu memlekette insanların kafasının içine girilmediği müddetçe,kafalarının dışıyla ilgilenildiği müddetçe bu memleket arpa boyu yol almaz.


Yıllarca Türk üniversiteleri dünyadaki ilk 500 üniversite arasına giremedi,bunun temel nedeni sistemdeki örümcek kafalı binlerce adam.Akademisyen olmak için önce yüksek lisans yapmak lazım,şartları ne peki ? Şartları şöyle:Ales % 50, ÜDS % 10 Mülakat % 40 ya da 30 ...genel taslak bu hangi üniversiteye giderseniz gidin mülakat şartı var ya da referans mektubu isteniyor.Evet uygulamalar teorikte mükemmel fakat bunu demeden geçmemek lazım BURASI TÜRKİYE diyip açıklayalım.Ales ve ÜDS bireyin dil ve zihinsel becerilerini ölçer bu sınavlarda belli bir başarı elde eden öğrenciler mülakata çağrılır.Mülakatta öğrenciden referans istenir ve öğrencinin ideolojisi irdelenir...bunların diğer adı şu:Bu öğrenci KİMİN YEĞENİ ve HANGİ DÜNYA GÖRÜŞÜNE SAHİP...Teorikte mülakat çok güzel bir sistem çünkü öğrenciyi birebir tanıma-sınama şansına sahipsiniz,öğrencinin başvurduğu bilim dalı için gereken şartları taşıyor mu ? bilimsel düşünme ve problem çözme becerilerine sahip mi ? araştırmacı bir kişiliği var mı ? literatüre bir şeyler kazandırabilir mi ? gibi sorulara daha net cevaplar bulunabilmektedir ama Türkiye'de bu soruların cevapları aranmıyor

Yukarıda saydığım nedenlerden dolayı BEYİN GÖÇÜ yaşanıyor,yukarıda saydığım nedenlerden dolayı ÜNİVERSİTELERİMİZ DÜNYADA İLK 500 ÜNİVERSİTE ARASINA GİREMİYORDU.Hala durum değişmiş değil sadece İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ dünyada ilk 500 üniversite arasına girebildi.Bu memlekette birileri insanların saçı-sakalı-başörtüsüyle uğraşmayı bırakıp öğrencinin kafasının içine girmelidir ivedilikle yapılmalıdır bu yoksa bu memleketi teslim edebileceğimiz kimseyi bulamayacağız.Çünkü biz gençlerimizi,geleceğimizi özgür bırakamıyoruz,onların yerine düşünüyoruz onları için en iyisini biz yaparız diyoruz,onları düşündürmüyoruz,onlara destek vermiyoruz,onları eğitmiyoruz onlara ÖĞRETİYORUZ E-L-A-T haflerini öğretiyoruz sadece,onlara eğitim vermiyoruz ...yazık sadece yazık...



Mehmet DEMİR

27.10.2010

22 Ekim 2010 Cuma

ERKEN EVLENME-EVLİLİK OLGUNLUĞU

ERKEN EVLENME,EVLİLİK OLGUNLUĞU,EVLİLİĞE HAZIRLIK

Gelişen dünya ile birlikte insalar da gelişmekte ve insanların ihtiyaç,arzu,zevk ve sorunları da değişmektedir.Günümüz dünyasında yer edinmek,kariyer yapmak,ekonomik bağımsızlığını kazanmak gibi istekler bireylerin evlenme yaşı ortalamasını bir hayli yükseltmektedir.Bunu aksi olarak özellikle tarım toplumlarında ve dini otoritelerin güçlü olduğu bölgelerde erken evlenmelere sıkça rastlanmaktadır.
Mardin in Midyat ilçesinde,8 kişi ile yapılan görüşmede şunlar kaydedilmiştir:

Ş.K: Cinsiyet,erkek,12 yaşında evlendi,3 çocuğu var,serbest çalışıyor,ona göre ideal evlilik yaşı 23,hem anne-babasıyla hem de eşiyle sorun yaşıyor.Erken evlenme nedenini sorduğumuzda tamamen anna ve babasının isteğiyle evlenmiş.
D.A:Cinsiyet,erkek,13 yaşında evlendi,3 çocuğu var,ona göre evlilik yaşı 20-25 aralığı,babasının işini devam ettiriyor(tarım makinaları alım-satımı),bazı sorunları olmakla beraber mutlu bir evliliğinin olmadığını düşünüyor.Evlenme nedeni:Suriyedeki amcasının kızıyla evlenip ekonomik olarak aileler birleşecek.
V.K:Cinsiyet,erkek,15 yaşında evlendi,5 çocuğu var,25 yaşında,mesleği:şöför,ona göre ideal evlenme yaşı 25,Evlenme nedeni:Annen ve babasının isteği doğrultusunda evlendi.Eşiyle mutlu bir evlilik yaşamıyor,çeşitli suçlardan ötürü 6 ay kadar hapis yattı,
N.K:Cinsiyeti,erkek,16 yaşında evlendi,1 çocuğu olup eşi hamile,18 yaşında,işsiz,ona göre ideal evlenme yaşı 21.eşiyle yaşıt fakat çeşitli sorunlar yaşıyor.Evlenme nedeni:Annen-babasının isteğiyle evlendi
S.D:Cinsiyet ,erkek,16 yaşıdna evlendi,4 çocuğu olup eşi hamile,30 yaşında,25 yaşında evlenmek isterdi.eşi ile annesi arasnıda çeşitli sorunlar var.Kendisiyle eşi arasında herhangi bir sorunun olmadığını dile getiriyor.
S.A:Cinsiyet ,kadın,16 yaşında evlendi,3 çocuğu var,23 yaşında,ona göre ideal evlilik yaşı 25,eşiyle iletişim probleminin olduğunu ısrarla dile getiriyor,evleme nedeni:Babasının isteği.
C.C:Cinsiyet ,kadın,16 yaşında evlendi,31 yaşında,7 çocuğu var,ideal evlenme yaşını sorduğumuzda 25 diyor fakat ‘’şimdi aklım olsa hayatta evlenmezdim’’demeyi eksik etmiyor.çeşitli sornular yaşıyor.Evlenme nedeni:Babasının isteği.
H.A:Cinsiyet ,kadın,16 yaşında evlendi,23 yaşında,4 çocuğu var,ona göre ideal evlenme yaşı 22,Eşi ve kumasıyla sorunlar yaşıyor.Evlenme nedenine baktığımızda vahim durum ortaya çıkıyor:Köyün muhtarının H.A nın babasına borcu var,Muhtar H.A ile evlenme talebinde bulunuyor,ve H.A nın babasının borçlarının tamamını BAŞLIK PARASI karşılığı siliyor...

Yukarıdaki evlilikleri incelediğimizde karşımıza çıkan durum şu:
Yapılan evliliklerin tamamı ebeveynlerin isteği doğrultusunda olmuş,ebeveynler incelendiğinde ebeveynlerin okula gitmediği görülüyor(ebeveynlerin tamamı biliniyor).Bölgenin kızları evlilik yaşına gelip GÖRÜCÜLER kapıya dayandığında,kızın babası kızına gönlünün olup olmadığını sorar.Görüşülen bayanların tamamı da bu gönlünün olup olmadığı sorusuyla ilgili şu cevabı vermiştir.’’ Kızım ne cevap verelim ? dediklerinde ben de başımı öne eğip sen bilirsin baba dedim’’...Bu cevap bölgede kadın olgusunun geleneksel olarak söz hakkına sahip olmadığı,kıza sorulması ise tamamen göstermelik olduğu gerçeğini ortaya çıkarıyor.

Evlilik Olgunluğu-Evliliğe Hazırlık
Birey,Fiziksel(bedensel),ruhsal ve ekonomik olarak hazırlık ve olgunluğunu tamamlayamadığı müddetçe yapılacak evlilikte problemlerin çıkması kaçınılmazdır.
Ülkemizde kızların ortalama,adet görme yaşı 13,5 tir.Adet görme yaşı iklime ve çevreye göre değişebilmektedir.Sıcak bölgelerde adet görme yaşı 9-10 yaşa inebilmekte,soğuk bölgelerde ise bu yaş daha da yükselebilmektedirAyrıca kız çocukların cinsel yayınlarla karşılaşması adet görme yaşını aşağı çekebilmektedir.Tıbbi olarak ilk adet görülmesinin üzerinden 5-7 yıl geçmeden evlenilmemelidir.Erken evlenen bayanlarda,rahim kanseri,kısırlık gibi hastalıkların erken evlenmeyen bayanlara göre daha fazla görüldüğü yapılan araştırmalarla ıspatlanmıştır.(YILDIRIM)
Ruhsal olgunluk ve ekonomik hazırlıklarını tamamlayamayan bireylerde evlilik sonrası ruhsal çöküntüler,geçimsizlik,eşlerin birbirlerini aldatması gibi problemler ortaya çıkabilmektedir.

ERKEN EVLİLİĞİN TOPLUMSAL VE EKONOMİK SONUÇLARI


Erken evlilik özellikle tarım toplumlarında görülen bir olgudur.Bunun yanında dini otoritelerin güçlü olduğu toplumlarda da görülür ve genelde anne-babanın isteği üzerine;berdel,aile birleşimi,oğul ya da kızını haram şeylerden koruma,mürüvvet görme gibi nedenlerden dolayı gerçekleşir.
Evlenen erkek genelde ailesiyle oturur fakat varsa erkeğin küçük kardeşi evlendiğinde erkek eşiyle beraber evden çıkmak zorundadır ve kendi evini kurma gereği duyar.Böylece; birey eğer ekonomik bağımsızlığını elde edememişse göç problemi ile karşı karşıya kalır.Ya büyük şehirlere çalışmaya gider,ya da eşiyle beraber mevsimlik işçi olarak çalışır.Erkek,eşiyle beraber baba evinden ayrıldığında babası tarafından işlemesi için varsa belirli bir toprak parçası verilir bu da ailenin toprağının küçülmesine ve aileye yetmez duruma düşmesine neden olmaktadır,göçün diğer nedenlerinden biri budur.Göç edilen şehrin kültürüne ayak uyduramama,gecekondulaşma,işsizlik gibi problemleri beraberinde getirir göç.Büyük şehre göç eden,işsiz kalan geç suça itilir ve büyük şehirlerin en büyük sorunlarını oluşturan,kapkaç,hırsızlık gibi problemler ortaya çıkar.Göç eden ailelerin çocukları şehre uyum sağlamada problem çeker,eğitimi aksar,eğitimsiz kalan genç aynı şekilde suça itilir,işsizlik problemi yaşar ve kısır döngü işler.

SONUÇ
Erken evlilik,bireyin hem ruhsal olarak,hem fiziksel(bedensel) olarak hem de ekonomik olarak kendini tamamlayamamasına neden olmaktadır.Bunun sonucu olarak,göç,suça itilme,işsizlik(bireyin eğitimini tamamlayamamasından kaynaklanıyor)
Erken evlenmede,örf-adet,ebeveynlerin yaş ve eğitim durumları,din gibi olgular etkili oluyor
Midyatlı(ÇALIŞMA GÜNEYDOĞUM DERNEĞİ İÇİN YAPILMIŞTIR)
ANKARA-2009

21 Ekim 2010 Perşembe

Sistematik DuyarLILAŞTIRMA

Yıllardır medya aracılığıyla Kürtler ve Kürt Kültürü aşağılanmakta,Kürt kültürü nün Argo konuşmak,Yemek yemenin ötesine geçmediği dile getirilmektedir.En bariz örnekleri aşağıda adı verilen TV programlarında görülmektedir

ATV:Kurtlar Vadisi
Samanolu TV:Ölümsüz Kahramanlar
Samanyolu TV:Tek Türkiyue
TRT:Sakary Fırat

Adı geçen tv kanallarından özellikle samanyolu tv dikkatimi çekiyor.Muhafazakar olarak geçinen bu kanal kendisiyle çelişiyor.IRKÇILIK YAPAN BİZDEN DEĞİLDİR düsturunu gözardı eden kanal kendi değerlerini çiğneyerek haysiyetsizliğini gözler önüne sermektedir.
         Öte yandan bu programlar Kürtleri belirli gruplara hedef göstermektedir,şimdiye kadar Kürt kültürü aşağılandı,Kürtlerin en güzel isimleri birer potansiyel terörist yapıldı...Üniversitelerde Dilan adına herkes potansiyel suçlu gözüyle bakıyor,Hogır,,,Diyar...adını kullanamıyorsunuz bile...Bu sistematik DuyarLILAŞTIRMADIR belli kitleleri bu konuda duyarlılaştırılıyor artık bu kitle Dilan,Hogır..adını duymaya tahammül edemiyor.

Birkaç duyarlı Kürt kalkıp tepkisini dile getirdi ama ne değişti ?
RTÜK yeni düzenlemelere gitti ama bu düzenlemelerde bununla ilgili tek satır yok.Demekki daha fazla haykırmak gerek.Bu bir protestodur buyrun davet ediyorum.RTÜK ü mail yağmuruna tutalım.sayılar çoğaldıkça yankısı artar.

Yayınlanan Programların Gün ve Saatlerini ve tıklamanız gereken linki veriyorum aşağıda


Atv:Kurtlar Vadisi,Saat 22:00 diye yazarsınız,perşembe günleri
Samanyolu TV:Tek Türkiye perşembe günleri saat 20:00
Samanyolu TV:Ölümsüz kahramanlar,20:00pazartesi,
TRT1:Sakarya Fırat,pazartesi 22:00
http://www.rtuk.org.tr/sayfalar/gorusoneri.aspx



Linke tıklayıp gerekli yerleri doldurursanız çözümün bir parçası olursunuz.Doldurmak istemiyorsanız bu programları izlemei bırakıp sorunun bir parçası olmaktan kurtulabilirsiniz...

MAMOSTE MEMED 21/10/2010

18 Ocak 2009 Pazar

YALNIZLIĞIMIZ

YALNIZLIĞIMIZ
Şehrin üstünü pelerin gibi örten,ay ışığından nasibini almamış,zeytin karası gecenin bir deminde üzerinize bütün hantallığıyla çökmüş battaniyenin altında pervane kanadı gibi döndüğünüz vakit yalnızlığınızın doruğa ulaştığı gerçeği mermere düşmüş para gibi kafanızın içinde yankılanmaya başlar.Saatlerdir gözünüze zerre uyku girmemiştir,gecenin bitmeyeceği korkusuna kapılırsınız,acaba güneş küsmüş müdür size,bir daha doğmayacak mıdır karanlığa gömülen dünyanıza,ya altın sarısı ışık hüzmesini odanızın puslu camından bir daha sarkıtmayacak mıdır içeri ?Güneşin,elma şekerini coşkuyla kemiren çocuğun edasıyla ışıldadığ, dost meclislerinde çay içip sohbet ettiğiniz,birilerinin hararetle bir şeyler anlattığı,gülüp eğlendiğiniz günleri anımsarsınız…
Sonra bir anda açınca gözlerinizi karanlık odada tek başınıza olduğunuz gerçeğiyle boğuşursunuz.Yataktan doğrulup balkona çıkma gücünü ancak bulmuşsunuzdur kendinizde,parmaklıların soğukluğunu hissedersiniz teninizde bir an ürperirsiniz ve hiç farkında olmadan çoktan yakmışsınızdır yalnızlığınızı paylaşan tek arkadaşınız sigaranızı.Her nefeste öfkeyle,hüzünle ve biraz da korkuyla…dağlarsınız içinizi cız ede, yankılanır gece boşluğunda içinizin sesi, gecenin bitmezliğine kanaat getirmişsiniz…ya da …ya da boş verin en iyisi bunlar bir hayalden öteye geçmesin.

ATEŞE VERDİM YÜREĞİMİ

ATEŞE VERDİM YÜREĞİMİ
Ateşe verdim yüreğimi bu akşam ateşe...Usulca esen rüzgara savuruyorum küllerini,bir ihtimal yaşadığın,hayat verdiğin,soluk aldığın iklime de eser.Bahar yelidir,serindir,hoş kokuludur,şefkatlidir…olur ya belki derince çekersin içine ve o zaman yüreğine hasret yüreğimin yangından arta kalan külleri, siner ciğerlerine.İşte o zaman,o zaman seninle parçaları oluruz bir bütünün,o zaman sana olan hasretim biter,o zaman çatırdayan tenime rahatlık iner,o zaman göz yaşlarım diner. Bunca yıl nasıl bekledim bilemezsin,közleşmiş yüreğimi nasırlı parmaklarım arasında,senin için,sıkıca nasıl tuttum göremezsin.Yüreğimdeki yangın nasıl kuşattı bütün bedenimi alev alev sezemezsin ve kan çanağı olmuş,yollarını gözleyen gözlerim nasıl son bir umutla parlar hayal bile edemezsin.İşte bu akşam,bunca bekleyişten sonra bu akşam,delice çarpan yüreğimi,kıpkızıl kanlar içinde söktüğüm yüreğimi ve hala sımsıcak yüreğimi ateşe veriyorum.Sadece bir zerresi ama sadece bir zerresi sana ulaşsın diye,teninle buluşsun diye savuruyorum usulca esen rüzgara.Bak gökyüzünde hizaya geçmiş melekler ağıt yakmaktalar ve ağlıyorlar,izliyorlar izliyorlar cansız yatan bedenimi..kanlar içinde ellerim,ellerim ki birinde resmin var ötekinde bir tutam saçın ve sımsıkı tutuyorlar ama göz kapaklarım yavaşça kapanıyor,kapanıyor tıpkı güneşin batışı gibi,sönüyor gözlerimde parıldayan ışık ve sol yanımdaki yara,sızlıyor,kanıyor… sımsıcak,hafif bir buhar süzülüyor yukarılara…ruhum terk ediyor yorgun bedenimi dudaklarımda son bir fısıltı…seviyorum seni ölesiye